21 Aralık 2012 Cuma

Oba Restoran&Cafe

Bu beyaz İstanbul sabahında yapılacak güzel bir aktivite size...
Pamuk gibi yağan kar manzarasını en güzel nerede mi izlersiniz? Rumelihisarı'nda Baltalimanı Caddesi'nde en sevdiğim mekan Oba'ya gidin...

 

Boğaz'a karşı önce güzel bir kahvaltı edin, ağır ağır... Bugün çalışanlara inat, siz öğrenci olmanın, işsiz olmanın ya da emekli olmanın keyfini çıkarın:) Daha sonra yeşilin, denizin ve bembeyaz karın buluştuğu manzarayı yere kadar olan camların ardından izlerken, sıcak sahlebinizi yudumlayın.


Dışarıdaki soğuğu sıcak sahlebinizi içerken unutun gitsin... Anın tadını çıkarın...
Oba Restoran&Cafe hem yemek çeşitleri, hem de içecek çeşitleriyle zengin bir mekan... Benim gibi nargile severler için üst katta özel bölümleri var ve nargileleri gerçekten enfes... Türk kahvesinin muhteşem sunumuyla, kavunlu nargilenin aroması birleşince keyfinize doyum olmuyor...




İnternet istelerine menüleri koyan mekanlara ayrı bir sempati duyduğumu daha önce de söylemiştim. Menü seçeneklerini incelemek isteyenler için : http://www.obarestoran.com/Menuler.asp
Oba Restoran&Cafe mekanının genişliği, sigara içenler için özel bölümlerinin olması, içerisinin 2 kattan ve dışarısı için ayrı bir bölümlerinin olması kalabalık gruplar için ideal bir yer.

Beğeneceğinize eminim;)

16 Aralık 2012 Pazar

The Game Point Otel

Bu soğuk Pazar gününde farklı ne yapsam diye mi düşünüyorsunuz?
Dışarı çıkmaya üşeniyorsanız ve rutin çay kahve muhabbetlerinden de artık sıkıldıysanız Point Otel The Game tam size göre...


Kalabalık arkadaş grubunuzu toplayın ve İstanbul Şişli'ye doğru yola koyulun. Point Otel'in üst katına konumlanmış envai çeşit oyunun oynanabileceği The Game oyun merkezine gidin.
İçeri girdiğiniz andan itibaren kendinize hakim olmaya çalışacağınıza dair garanti veririm. Çünkü merkez o kadar güzel dizayn edilmiş ki oyun konsollarını gördükçe resmen kendinizden geçiyorsunuz.


Burada PS3'ten, karaokeye, Wii'den, Guitar Hero'ya varana kadar tüm oyun seçenekleri ve alanları mevcut. Bazı oyunlar için özel odalar ayrılmışken, Wii eşliğinde çılgınca dans etmek isteyenler için özel dans pistleri de mevcut.
Yok ben Call of Duty oynamak istiyorum diyorsanız onun için ayrılmış odalar ayrı efsane...


Burada aklınıza gelebilecek her çeşit oyun mevcut. Ben özel olmak istiyorum diyorsanız VIP odaları da ayrıca seçenekler arasında. 
The Game, oyun çılgınları için resmen biçilmiş kaftan. Şişli'ye yakın bir konumda oturuyorsanız üyelik sistemini tercih etmenizi öneririm, daha hesaplı oluyor. Aylık, 3 aylık paketleri için farklı fiyat seçenekleri sunuluyor. Ama yok kafama esince gideceğim diyorsanız, saati 15 TL olmak üzere tüm oyun alanlarını kullanabiliyorsunuz. Gidince 3 saatten önce çıkamıyorsunuz o ayrı :)


İyi eğlenceler :)

14 Aralık 2012 Cuma

Romantika Fenerbahçe

Bugün size Fenerbahçe'deki en favori mekanımı yazacağım. Romantika, Fenerbahçe Parkı'nın içinde yeşilliklerin arasına konumlanmış denize sıfır bir restoran.

 

Bir gün Fenerbahçe Parkı'nda gezerken, sol taraftan gelen huzur veren, romantik, muhteşem bir slow parça duydum. Yeşilin her tonunun görülebildiği bu parkta böyle bir müzik duyunca garip bir huzur duygusu kapladı içimi ve ister istemez müziğin geldiği yere doğru yöneldim. Karşıma bembeyaz bir yapı çıktı.


Mekanı görünce resmen büyülendim. Yerleşim, konsept ve renk uyumları o kadar güzeldi ki ben daha önce burayı neden görmedim diye kendime kızmadan edemedim.

Romantika'nın iki bölümü var. Bir bölümü yemek yemek isteyenler için restoran, diğer bölümü ise alkollü-alkolsüz içecek seçenekleri için cafe kısmı.


Burada düğün, nişan, doğum günü gibi bir çok organizasyon yapılabilmekle birlikte ben en çok denize sıfır cafe kısmını beğeniyorum. O günkü modunuza göre burada ister bol köpüklü kahvenizi için, ya da isterseniz mükemmel peynir tabağı eşliğinde şarabınızı yudumlayın.


 Ne yapın edin bu hafta sonu Fenerbahçe Parkı'nın içindeki Romantika'yı ziyaret etmeden geçmeyin. Özellikle hava güneşliyse hiç kaçırmayın.

Keyfiniz bol olsun.

13 Aralık 2012 Perşembe

İzmir Tarihi Asansör

Bugün, İzmir'e gitmeyi düşünüp farklı mekanları görmek isteyenlere İzmir Tarihi Asansör'ü öneriyorum.
Konak merkezinden iki durak ileride, adını 5 yıl boyunca duyup ama bir türlü gidemediğim, 5 yılın sonunda da gittiğimde ise keşke daha önce gitseydim dediğim bir mekandır Asansör...



Dario Moreno Sokağı'nda bulunan Asansör, ziyaretçilerine İzmir'in mükemmel manzarasını yukarıdan izleme imkanı tanıyor. Sokağın sonuna geldiğinizde ise ilk olarak bu büyülü yapıyla karşılaşıyorsunuz.


Giriş kısmında İzmir aşığı Dario Moreno'nun bir kaç eseri ve fotoğraflarını gördükten sonra, yukarıya cafe ve restoran bölümüne çıkmak için asansöre biniyorsunuz. Asansör ağır ağır yukarı çıkarken, Dario Moreno'nun o meşhur şarkısı kulağınıza geliyor... Daha ne olduğunu anlamadan kendinizi yukarıda buluyor ve kapının açılmasıyla o eşşiz manzarayla karşılaşıyorsunuz.


Cafeye girmeden önce herkesin yaptığı gibi sıraya giriyor ve dürbünle İzmir'i seyretme imkanını buluyorsunuz. Ben Asansör'e hava yağmurluyken gitmiştim, sıcak kahvemi yudumlarken buğulu İzmir'i izlemek tadından yenmez bir hal almıştı. Yeşilliklerin arasında mavi denizi izleme imkanı tanıyan cafe kısmı, camekanlarla kaplıydı. Cama vuran yağmur damlaları ise inanılmaz bir ambiyans yaratmıştı.


Evlenme teklifi etmek ya da sevgilisiyle romantik bir yemek isteyenler için ise Asansör geceleri bambaşka bir hal alıyor. Restoran kısmı ve romantik görünümüyle gidilmeye değer...


 İster kahve içmeye, ister şarap içmeye, isterseniz yemek yemeye gidin, ama farklı bir mekana tanık olmak istiyorsanız İzmir Tarihi Asansör'ü görmeden geçmeyin...

Bol gezmeler:)





4 Aralık 2012 Salı

Sess Nişantaşı

Geçenlerde kız kıza eğlenmeye çıkalım dedik. Nereye gitsek, öyle mi olsun, böyle mi olsun derken Nişantaşı'nda sadece türkçe müzik çalan Sess'e gitmeye karar verdik.

Malum kız kıza eğlence denildi mi akla Demet Akalın, Ajda Pekkan ve Tarkan eşliğinde bağıra bağıra şarkı söylemek geliyor... Daha önce bir kaç arkadaşımdan Sess'in müziklerinin çok iyi olduğu duyumlarını almıştım zaten, bizde kalktık test etmeye gittik.

Nişantaşı'nda Abdi İpekçi Caddesi'nin üzerinde yer altına doğru inen, dışarıdan küçük görünen ama içeri girdiğin anda tüm ön yargılarını kırdıran iki bölümden oluşan bir mekan Sess... Nişantaşı'nın ilk gece kulübü... Duvarlarında Ses Dergisi'nin kapak fotoğrafları olan, loca ve standlarıyla, iç mekan tasarımı ve hizmetiyle gayet lüks ve şık bir gece kulübü.

Burası "Nişantaşı'na Sess geldi" sloganını sonuna kadar hakediyor bence. Gerek mekana gelen insanların kalitesi, gerek servis kalitesiyle benden tam puan aldı. 

İçeri girdiğimiz anda bizi -hatırlar mısınız bilmem- Rengin'in Aldatıldık şarkısıyla karşıladılar. Tuhaf bir gülümse oluştu suratımda bir anda çocukluk yıllarıma döndüm resmen, hemen arkasından Kayahan, Kerim Tekin, Demet Sağıroğlu gibi 80'lerin sonlarına ait popüler şarkılar bizi bir anda aldı götürdü...
O kadar ki şimdi ne çıkacak acaba diye bekleyip gelen müziği duyduğumuz anda yüzümüzde tatlı bir gülümseme "Aaaa ben bu şarkıyı çok severdim..." nidaları eksik kalmadı... 
DJ kesinlikle çok iyi, 80'lerden günümüze kadar o kadar güzel geçişler yapıyor ki müzikler tadından yenmiyor. 


Fiyatlar ise biraz ortalamanın üzerinde, burada bir loca kiralamak 3.000 TL'ye kadar çıkıyor, stand tutmak isterseniz en az 4 şişe açtırma zorunluluğu koyuyorlar, tek olumsuz yanı bu diyebilirim ama gülü seven dikenine katlanıyor...

Kaliteli bir eğlencenin dibine vurmak istiyorsanız yazlık mekanı Kuruçeşme'de, kışık mekanı Nişantaşı'nda olan Sess'i sonuna kadar tavsiye ederim. 
Not: Giderken cüzdanınız kabarık olsun :)

İyi eğlenceler.

Rezervasyon için: 0212 247 78 77



2 Aralık 2012 Pazar

Ayın Biri Kilisesi

Dün bir çılgınlık yapıp Unkapanı'ndaki Ayın Biri Kilisesi'ne gittim. Kilisenin en büyük özelliği her ayın birinci günü ziyaretçi akınına uğruyor olması. Malumunuz ben de bu tarz aktivitelerden eksik kalmam gidip bir bakayım dedim neymiş ne yapılıyormuş burada diye...

Bu ayın biri Cumartesi gününe denk gelmesine rağmen, hafta sonu falan demedim uykumdan feragat ettim sabahın köründe kalktım Unkapanı'na gittim. İçeri girmemle şok olmam bir oldu zaten bir dünya insan sabahın 9'unda çoktan kilisede yerini almıştı. (Böyle bir kilisenin varlığını tek duymayan benmişim herhalde deyip bir de kendimi kötü hissettim.)


Bu kadar insanın burada toplanma amacı neymiş diyecek olursanız eğer hemen söyleyeyim kilisenin içinde toplanıp ibadet etmek falan değil tabi:) Çocuk isteyen, koca isteyen, iş isteyen, para isteyen, ev isteyen, kısacası bir dileği olan herkes koşup gelmiş buraya. Her ayın birinde burada gelip kendi inancına göre dua edip, dileklerini dileyen bir sürü insan...

Kilisenin içinde, her kilisede olduğu gibi dileğini dileyip mum yakanlar için geniş bir bölüm var. Mum yakmak için bekleyenlerin sırası ise kilisenin dışına kadar uzuyor... Onun dışında işin en ilginç tarafı şu, kilisede her dileğin için bir anahtar alıyorsun(iş biraz ticarete dökülmüş ama neyse o konuya girmeyeceğim), neye niyet edip alıyorsan dileğin olana kadar aldığın anahtarı saklıyorsun. Hatta sonra dileğin olduktan sonra (ki dileği olmuş bir dünya insan vardı orada) anahtarları geri bırakmaya geliyorsun, tabi yanında gönlünden ne koparsa hediye getirmeyi de unutmuyorsun. Zeytinyağı, ekmek, çikolata getirenleri gördüm mesela...



















Onun dışında anahtarın formülü şu, kişiden kişiye, inanıştan inanışa değişmekle birlikte kimisi orada özel bölmeler var oraya oturup anahtarın üzerine bir nevi okuyup üflüyor:) Kimisi anahtarı alıp çıkıp gidiyor. İşin en ilginç ve izlenmeye değer tarafı ise şimdi geliyor...
Kilisenin duvarlarında İsa'nın resimleri, ikonları, tabloları ve Hıristiyanlığa ait semboller var. Bu semboller duvarlara boydan boya dizilmiş ve bir çerçevenin içine konmuş. Çerçevelerin kenarında ise ufak bir kilit var. Müslüman, Hıristiyan, genç, yaşlı, çoluk çocuk dileği olan kim varsa bu aldığı anahtarları tek tek bu ikonların önüne gelerek o kilidin üzerinde gezdiriyor, yada çerçevenin etrafında döndürüyor vs. vs. kimin neye nasıl inandığına bağlı olarak bu eylemler değişiyor. Mesela ben onların fotoğrafını çekmekle yetindim:)
İsa tablolarının önünde dua eden başı bağlı teyzeleri görünce şok olmadım desem yalan olur:)

Bu ikonlar alt kata kadar iniyor, insanlar bu sırayı takip ederek dua okuyor, dilek diliyor. Alt katta ise bir ayazma var. Eline pet şişesini alan gelmiş, kutsal su diye doldurup evlerine gidiyorlar. (Bu suyu içince ishal olan varmış aman diyeyim, ben oradakilerin yalancısıyım.) İshal olma korkusuyla suyu içmeyip elini yüzünü yıkayanlar da var tabi...

Alt katta özel bir bölüm var orada Hıristiyanlar dua edip İsa resimlerinin önüne çiçek, mum atıyorlar. Kilisede en beğendim kısım orasıydı. Onun dışında tabi her kilisede olduğu gibi bir papaz dileklerinizin olması için size temennilerde bulunuyor.

Aslında işin en güzel kısmı hiç bir din, dil, ırk ayırımı olmadan bir çok insanın orada bir araya gelip sinerji yaratması, kendi inancında dua etmesi... Yan yana duran iki insandan biri istavroz çıkarırken, diğeri ellerini yukarı doğru açıyor ve dua ediyor. 

İşte böyle... Eğer sizin de bir dileğiniz varsa bir sonraki ayın birinde bu kiliseyi bir ziyaret edin derim ben, oranın çok farklı bir enerjisi var. 
Ha bu arada ben de adettendir deyip gitmişken bir mum yaktım tabi, dileğim olursa sizi haberdar ederim, siz de beni haberdar etmeyi unutmayın:)

Tüm dileklerinizin gerçekleşmesi dileğiyle...




30 Kasım 2012 Cuma

Moda Teras

Bugün Kasım ayının son günü olmasına rağmen ılık bir hava var dışarıda. Hazır kar kıyamet gelmemişken deniz havasının keyfini çıkarın derim ben... Nasıl mı?

Moda sahiline inerken Moda'yı yukarıdan seyredebilme imkanı tanıyan Moda Teras'a gidin. İnanılmaz bir manzarası ve insanı dinlendiren bir havası var oranın. Kahvenizi yudumlarken denizin temiz havasını içinize çekin. Hatta entellektüel bir aktivite yapın, sakin bir köşeye oturup kitap okuyun.

Moda Teras, hafta sonlarında ise Moda'nın manzarasıyla brunch keyfini birleştirince ziyaretçileri için tadından yenmez bir hal alıyor.Lezzetli açık büfesiyle favori mekanlarımdan...
Buarada frambuazlı cheesecake'i ayrıca tavsiye ederim. Menü fiyatları Moda ortalamasının üzerinde olmasına rağmen, mekanın kalitesine göre bence uygun kalıyor. Menü listesini internet sitesine koymaları ise ayrı bir güzellik. Fiyatlarını merak edenler için. http://www.modateras.com/turkce/menu/menu.php

Moda Teras akşamları ise bambaşka... Özellikle dolunay varsa o gün mutlaka Moda Teras'a gidin derim; denize yansıyan yakamoz, şarap ve mum ışığıyla romantik çiftler için vazgeçilmez bir mekan halini alıyor.
Mekanın yazlık ve restoran kısmı olarak iki bölümü var. Restoran kısmında özel davetler, kutlamalar, hatta evlilik organizasyonları bile yapılabiliyor. Mekanın kalitesi ve manzarası birleşince ise açıkçası "hayır" demeye cesaret edilemiyor :)

İç mekanı da oldukça geniş olan Moda Teras'ın, bahar ve yaz aylarında organizasyonları bitmek bilmiyor. Böyle bir manzarada da kim evlenmek istemez ki:)




Şimdi ister bugün gidin, ister hafta sonu, ister davet verin, isterseniz kitap okuyun ama hala Moda Teras'a gitmediyseniz bir uğrayın derim ben :)

Gününüz güzel geçsin...




29 Kasım 2012 Perşembe

Palladium Alışveriş Merkezi

Özellikle hafta sonları Ataşehir trafiğinin kilitlenmesine sebep olan Palladium, Anadolu yakasında konumlanmış en iyi alışveriş merkezidir kanımca.
 İş yerimin dibinde olması dolayısıyla yemek yemek için haftanın en az 4 günü burada olduğum yetmiyormuş gibi, hafta sonları da alışveriş yapmak için gidiyorum orası ayrı.

Palladiumda hemen hemen her cebe uygun mağazalar bulunmakla birlikte genel olarak mağazalar A-B sosyoekonomik sınıfına hitap etmekte.

Neden Palladium'u tercih ediyorsun diye sorarsanız, markalar ve mağazaların konumlanmaları bana cazip geliyor. Palladium'da  ayakkabıdan, spor malzemelerine, iç çamaşırcıdan, gece kıyafetine kadar her türden olmak üzere 150'den fazla mağaza var.
Stradivarius, Bershka, Pull&Bear, Koton ve Zara'nın bir merkezde toplanması ve konum olarak birinden çıkıp diğerine girebilme imkanı vermesi ise burayı tercih etmemin diğer bir nedeni...

Palladium sadece giyim zevkine değil damak zevkine de hitap ediyor. Nasıl mı?

Yaklaşık 100 mağazayı gezdiniz ve artık ayaklarınız yürümekten şişti değil mi? Karnınız da acıktı...
En üst katta fast food yemek isteyenler için Mc Donalds, Burger King, Arby's gibi seçenekler bulunuyorken, Mahal ve Ziyafe ile ev yemeği yemek isteyenlere de farklı seçenekler sunuluyor. (Ben hiç beğenmiyorum yemeklerini o ayrı:) )

Yok ben erkek arkadaşımla mum ışığında şarap eşliğinde yemek yemek istiyorum derseniz eğer; Ve, Midpoint, Kitchenette ve Polonez gibi dünya mutfaklarından seçme yemek yapan lüks restoranlar da mevcut.
Ya da ben aç değilim tatlı yemek istiyorum diyorsanız, geçerken Özsüt veya Saray'a uğrayabilirsiniz.

Kahve Dünyası, Starbucks ve Caribou Cafe ise önünden geçerken muhteşem kahve kokularıyla sizi içeriye davet eder konumdalar.

Bunların dışında petshop, lostra salonu, çilingir, kuaför gibi olanaklar da sağlayan Palladium bence en sempatik alışveriş merkezi.

Buranın bence tek olumsuz yanı konumu gereği herhangi bir toplu taşıma aracının önünden geçmemesi dolayısıyla yaşanan ulaşım sıkıntısıdır. Ya ellerinizde poşetler yaklaşık 500 metre ötedeki durağa yürüyeceksiniz ya da hiç uğraşmayıp taksiye bineceksiniz.

Haydi çıkıp biraz gezin, stres atın. Bol alışverişli günler :)